Parfümlerinden, yapımcılığına kadar adına her durakta rastladığımız Sarah J. Parker, tiyatrodan televizyona uzandı. Hayatlarımıza girdi. 80’lerdi, Robert Downey Jr. ile birlikteydi.
Get Bitten ile manifestosunu yazdı. Her keseye, her bedene ve her yaşa dedi. “L.A. Story”, “Ed Wood”, “Mars Attacks”, “The First Wives Club”, “Failure to Launch”, “The Family
Stone” gibi daha nice filmde rol aldı. Parfümlere ilham oldu. Adını koydu. Altın Kürelerinin yanında iki de Emmy sahibi oldu. Dizisinin yapımcısı oldu. Ardı sıra dizinin filmi kaçınılmazdı. Filmin post prodüksiyon çalışmalarını da üstlendi ve 30 Mayıs’ta vizyona giren Sex and The City: The Movie’ de Carrie Bradshaw yine yeniden dilinde kalemi, ayağında topukları ile koşmaya başladı.
Carrie Bradshaw (Sarrah Jessica Parker)
Dizinin ve filmin baş karakteridir.Bir New York gazetesinde erkeklerle ilişkilerinden yola çıkarak haftalık “Sex and the City” köşesini hazırlamaktadır. Filmin konusu, Carrie Bradshaw’ın yazılarını yazarken yaptığı beyin jimnastiği üzerine yapılandırılır. New York seçkinlerinin ve gece hayatının üyelerindendir. Lüks kulüp, bar ve restoranların düzenli üyeleri arasındadır. Gazetedeki yazılarında kadın-erkek ilişkilerinin farklı boyutları üzerinde odaklanır. Çeşitli erkeklerle ilişkileri olmasına rağmen “Mr. Big” ile çok katmanlı ve tekrar tekrar bitip başlayan karmaşık bir ilişkisi vardır. “Sex and the City”nin düzenli izleyenleri Carrie’nin yüzlerce çift ayakkabısı olduğunu ve bunlara büyük bir servet harcadığını bilir. Carrie bir ev sahibi olamamasını ayakkabılarına harcadığı parayla açıklar. Carrie’nin sigara tiryakiliği de dillere destandır.