Al PACINO Schauspieler PREISABSPRACHE QF Interview Paparazzi Halbportrait frontal l„chelnd fr”hlich Lederjacke "hemd offen" vorbeugend

Al Pacino’nun ismi zikredildiğinde ilk aklınıza gelen özelliği nedir? Gangster karakterleriyle bütünleşmiş, şiddet kisvesini umarsızca üzerine giyebilen, sert ve dinamik bir kişilik. Gelin hep beraber aktörün hayat hikayesine kısaca bir göz atalım.                                                                             Al Pacino 25 Nisan 1940 yılında New York’da dünyaya gelir. Güzel Sanat’lar okuluna giderken oradan ayrılarak çeşitli işlerde görev alır.1966 yılında oyuncu olmayı amaç edinen Pacino ‘Actors Studio’da eğitim almak için hak kazanır ve kısa bir süre sonra Earl James ile beraber çalıştığı “The Place Creep”da oynar. 1967-68 yılları arasında tiyatro yeteneğini sergilemek isteyen aktör serseri ruhlu birini canlandırarak “The Indian Wants The Bronx” adlı eserin bir parçası olduğunu kanıtlayıp “Obie” ödüllerinin dağıttığı En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alma onuruna erişir. Ardından Pacino, Broadway’de sahneye çıkarak “Does The Tiger Wear a Necktie” adlı oyunla toplumdan soyutlanmış bir uyuşturucu bağımlısını ‘ben doğuştan bir oyuncu olarak dünyaya geldim’ sözüyle bağdaştırarak ikinci kez ödül heykelciğini alır. Kariyerine başlangıç filmi ise “Me, Natali”dir. 1970 yılı, kendisi için tamamiyle bir dönüm noktası olur. Francis Ford Coppola’nın “The Godfather 2”si, Sidney Lumet’in “Serpico”su ve Sydney Pollack’ın “Bobby Deerfield” filmlerinde rol alarak engebeli yollarda yürümeye bir son veren aktör rüyalarını gerçekleştirmek uğruna birçok filmde oynamaya devam eder. 1980’li yıllarda ise aktör, beyazperde ve tiyatroyu bir arada yürüterek, Brian De Palma’nın “Scarface” filminde rol alır. Bu kadar nam saldıktan sonra, karizmasını çizdiren Pacino, fiyasko bir film olarak hatırımızda kalan “The Revolution”da Donald Sutherland, Natassa Kinski gibi oyuncularla aynı sahneleri paylaşır. Gelelim en çok sükse yapan filmlerinden bazılarına… Yakışıklı aktör sine-retro aktörlerinden Warren Beatty’nin prodüktörlüğünü, yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği filmde bütün kamuflaj hilelerinin kendi üzerinde uygulanmasıyla fiziksel olarak tanınması oldukça zor olan şeytani bir karaktere bürünür. Bu sayede beyazperdenin merdivenlerini hızlı adımlarla çıkarak “Godfather 3” filminde rol alır.

90’lı yıllar… “Carlito’s Way”, Robert De Niro ile aynı kulvarı paylaştığı “Heat”, “Devil’s Advocate” ve son olarak “88 Minutes” filmiyle beyazperdenin unutulmaz kahramanı haline gelir. Pacino gibi usta bir oyuncunun hayat hikayesi ve filmografisi bu sayfalara kolay kolay sığmaz, ama maço mizacı ve o keskin bakışlarıyla hedefini tam on ikiden vuran başka bir oyuncu yok sanırız.

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.